BİLDİRİLER

BİLDİRİ DETAY

Elham ALAVİ, Mehtap ÜNLÜ SÖĞÜT
GESTASYONEL DİYABET VE YENİDOĞAN MİKROBİYOTA İLİŞKİSİ
 
Gestasyonel diabetes mellitus (GDM), gebelik sırasında spontan hipergliseminin geliştiği yaygın bir gebelik komplikasyonudur. Uluslararası Diyabet Federasyonu (IDF) tahminlerine göre (2017), GDM dünya çapında gebeliklerin yaklaşık %14'ünü etkilemekte ve yılda yaklaşık 18 milyon doğumu temsil etmektedir. Risk faktörleri arasında aşırı kilo/obezite, batılılaşmış diyet ve mikro besin eksiklikleri, ileri anne yaşı ve ailede insülin direnci ve/veya diyabet öyküsü yer alır. Amerikan Diyabet Derneği (ADA) resmi olarak GDM'yi "ilk kez gebeliğin ikinci veya üçüncü trimesterinde teşhis edilen ve açıkça önceden var olan T1DM veya T2DM olmayan diyabet" olarak sınıflandırmaktadır. Uluslararası Diyabet ve Gebelik Çalışma Grubu (IADPSG) tarafından tüm kadınların ilk doğum öncesi ziyaretlerinde, açlık plazma glukozu testi yaptırmaları ve AKŞ <92 mg/dL olan kadınların 75 g oral glukoz tolerans testi (OGTT) uygulamaları gerektiği vurgulanmaktadır. Uluslararası Diyabetik Gebelik Çalışma Grupları Birliği (IADPSG) kriterleri kullanılarak, 2017 yılında dünya çapında 18 milyon canlı doğumun (%14) gestasyonel diyabetten etkilendiğini tahmin edilmiştir. GDM, dünya çapında gebeliklerin yaklaşık %16,5'ini etkilemektedir ve bu sayı artan obezite salgını ile birlikte artacaktır. GDM için risk faktörleri arasında aşırı kilo ve obezite, ileri anne yaşı ve aile öyküsü veya herhangi bir diyabet türü bulunur. GDM'nin sonuçları arasında maternal kardiyovasküler hastalık ve tip 2 diyabet riskinde artış ve bebekte makrozomi ve doğum komplikasyonları yer alır. Çocukta daha uzun vadeli obezite, tip 2 diyabet ve kardiyovasküler hastalık riski de vardır. GDM komplikasyonların riskini azaltmak amacıyla; metformin veya insülin gibi farmakolojik tedavinin yanı sıra uygun diyet tedavi ve fiziksel aktivite en iyi tedavi yaklaşımlarıdır. Daha düşük glisemik indekslere sahip daha yüksek kaliteli kompleks karbonhidratlar, insülin ihtiyacını azaltmanın yanı sıra postprandiyal hiperglisemiyi azaltmaya yardımcı olabileceğinden tercih edilir. GDM ve mikrobiyota ilikşisi ele alındığında, sağlıklı mikrobiyata, insülin duyarlılığını ve kolesterol metabolizmasını üzerinde olumlu etki gösterebilmekte ve bağışıklık sistemi etkileşime girebilmektedir. Probiyotikler, insan bağırsak mikrobiyata bileşimini etkili bir şekilde değiştirebilmekte ve mikrobiyatadaki patojen bakterin tetiklediği metabolik bozuklukları azaltabilmektedir. Gebelikte probiyotik kullanımının gestasyonel diyabet (GDM) gelişme riskini azalttığını ve glisemik kontrolün iyileştirilmesinde etkili olduğunu gösteren birçok çalışma bulunmaktadır. Gestasyonel diyabetli kadınlarda yapılan bir çalışmada, tıbbi beslenme tedavisi, egzersiz ve probiyotik kullanan grupla sadece tıbbi beslenme tedavisi ve egzersiz uygulanan grup karşılaştırılmış sonuçta her iki grupta da açlık plazma glukoz düzeylerinde anlamlı düzeyde azalma gösterilmiştir. Litaretürde bebek ve anne arasındaki mikrobiyal bağlantının doğumdan önce başladığı, spesifik bakteri veya bakteri bileşenlerinin bebek daha rahimdeyken gözlemlendiği görülmektedir. Bu anne sağlığı veya anne mikrobiyotasının bebeğe geçişini ve anneyle bebeğin mikrobiyota benzerliğini kanıtlayabilmektedir. Bununla birlikte bebek doğumundan sonra hızlı bir şekilde bağırsak mikrobiyotası farklılaşabilir. Tüm bu etkilerin yanısıra GDM’li annelerin yenidoğanlarında bağırsak mikrobiyotası, kontrol yenidoğanlardan önemli ölçüde farklı olduğu saptanmıştır. Bu bilgler ışığında, hamile kadınların bağırsak mikrobiyotasını düzenlemenin GDM'yi önleme ve çocukluk obezitesi ile T2DM riskini azaltma konusunda potansiyel bir yol olabileceğini varsaymak mantıklıdır. ORCID NO: 0009-0003-4875-3490, 0000-0001-9461-6428

Anahtar Kelimeler: Mikrobiyota, Beslenme, GDM, Probiyotik



 


Keywords: