BİLDİRİLER

BİLDİRİ DETAY

Elif DEMİR, Serap ANDAÇ ÖZTÜRK
SÜLFORAFANIN KANSER PREVANSİYONUNDAKİ ROLÜ
 
Kanser tüm dünyada insidansı hızla artmaya devam eden kompleks bir hastalıktır. Yapılan çalışmalar sonucunda fonksiyonel besinlerin yapısında bulunan biyoaktif bileşenlerin kansere karşı kemopreventif etkiler gösterebileceği kanıtlanmıştır. Kanserlerin önemli bir kısmının doğru beslenme alışkanlıkları ve yaşam tarzı modifikasyonu ile önlenebilir olması bu tarz bileşenlere olan ilgiyi artırmaktadır. Bu bileşenler arasında en dikkat çeken, krusifer (turpgil) grubu sebzelerin yapısında bulunan bir izotiyosiyanat olan sülforafandır. İzotiyosiyanatlar bitkilerde glukozinolat öncülleri olarak bulunur. Glukozinolatlar brokoli, turp, beyaz ve karalahana, karnabahar, brüksel lahanası, hardal gibi sebzelerin küçük parçalara ayırılması, çiğnenmesi, doğranması sonucunda aktive olan mirosinaz enzimi ile sülforafana hidroliz olmaktadır. Sülforafan içeren sebzelerin tüketiminin prostat, mesane, meme, rahim ağzı, mide, kolon, akciğer gibi birçok kanser türünün gelişim riskini inhibe ettiği bildirilmiştir. Sülforafan; Faz I enzimlerini doğrudan inhibe edip karsinojenlerin aktivasyonunu azalatarak, Faz II enzimlerini dolaylı yoldan uyararak karsinojenlerin detoksifikasyonunu artırarak, hücre proliferasyonu, apoptoz, inflamasyon ve oksidatif stresi düzenleyen hücre sinyal yollarına müdahale ederek anti-kanser özelliğini gösterir. Sülforafanın kanseri birden çok yolla önleyen bir bileşen olması onu kemoprevansiyonda umut vaad eden bir diyetsel terapötik ajan haline getirmiştir. Yapılan çalışmalar sonucunda sülforafan tüketiminin güvenli ve tolere edilebilir olduğu bildirmiştir. Bu derlemede sülforafanın özellikleri, antikanser etki mekanizmasının Faz I ve Faz II enzimleri üzerine etkisi ve biyoyararlılığı kısaca gözden geçirilecektir.

Anahtar Kelimeler: İzotiyosiyanat, Sülforafan, Kemoprevansiyon



 


Keywords: