Kanser genetik çok faktörlü bir hastalık olarak ele alındığında, kanserin yatkınlığı, gelişimi ve prognozu açısından bir dizi yönün araştırılması ve analiz edilmesi gerekir. Kanser risk değerlendirmesindeki açık olmayan rolü nedeniyle onkolojik alanda artan ilgi gören bu çok boyutlu faktörlerden biri diyet ve mikrobesinlerdir. Dahası, çalışmalar ilerledikçe, diyet ve hastaların moleküler değişimi arasında daha net bir bağlantı belirlenebilir ve ölçülebilir hale geliyor ve böylece spesifik fenotipik değişiklikleri farklı besin alımıyla ilişkilendiren eski genel görüşün yerini alıyor. Sırasıyla, genom ve diyet arasındaki karşılıklı ilişkiye odaklanan iki ana alan vardır: nutrigenetik ve nutrigenomik. Nutrigenetik, beslenmenin gen düzeyinde etkilerini incelerken nutrigenomik, besinlerin genom ve transkriptom kalıpları üzerindeki etkisini inceler. Hastaların genomik profilleri ile besin alımları arasındaki etkileşimi hassas bir şekilde değerlendirerek, beslenme ve sağlık hizmetlerini kapsayan kişiselleştirilmiş bir ilaç kavramı tasavvur etmek mümkündür. Bilimsel literatürdeki kanıtlarla birlikte kanser gelişimi üzerinde engelleyici bir etkiye sahip olabilecek besinlerin listesi oldukça geniştir. Bu derlemenin amacı, bazı temel mikro besin bileşenlerinin (A vitamini, C vitamini, D vitamini, selenyum, likopen, çinko, karateonidler ve kurkumin) ve bazı makro besinlerin (çoklu doymamış yağ asitleri, prebiyotikler ve probiyotikler) farklı kanser türlerini önleme ve/veya tedavide sahip olabileceği etkileri değerlendirmek ve sunmaktır. Bu besinlerin uygulanması, kanser inhibisyonu ile ilgili olarak in vitro ve in vivo önemli sonuçlar gösterdi, ancak gerçek hastalarda etkili dozlarda uygulama ile ilgili daha fazla çalışmanın yapılması gerekiyor.
Anahtar Kelimeler: Nutrigenetik, Nutrigenomik, Kanser, Kemoprevansiyon
|
