İnfertilite, reprodüktif çağda olan bir çiftin herhangi bir doğum kontrol yöntemi kullanmaksızın, en az bir yıl düzenli cinsel ilişkiye rağmen gebeliğin oluşmaması olarak tanımlanır. Dünyada infertilite oranı %8-12 arasında olup Türkiye'de bu oran %10-20 arasında değişmektedir. Bir kadının doğurganlığını etkileyen bir dizi jinekolojik ve sistemik hastalığın yanı sıra, stres, yaş, dengesiz beslenme ve sağlıksız beslenme, obezite, sigara ve alkol kullanımı, kafein alımı, gibi yaşam tarzı faktörleri ve çevresel koşullar da etkilemektedir. Beslenme, hem kadınlarda hem de erkeklerde üreme verimliliğini arttırmada önemli bir rol oynar. Bazı besin grupları ve vitaminlerin üreme sağlığı üzerinde diğerlerine göre daha fazla etkisi vardır. Lif, folat, meyve ve sebzelerin tüketimi semen kalitesini artırır. Benzer şekilde sağlıklı yağ asitleri ve protein tüketiminin döllenmeyi arttırdığı düşünülmektedir. Antioksidanlar da serbest radikalleri ortadan kaldırır ve doğurganlık oranlarını arttırır. Selenyum, çinko, omega 3 yağ asitleri ve koenzim Q10 takviyelerinin sperm kalitesine yararlı etkileri olduğu kanıtlanmıştır. İnsan dışı çalışmalardan elde edilen umut verici kanıtlara rağmen, D vitamini ile insan doğurganlığı sonuçları arasında bir ilişki olduğunu destekleyen sınırlı sayıda kanıt bulunmaktadır. Folik asit ve B12 vitamini doğurganlık üzerindeki olası olumlu etkileri umut vericidir. Gebe kalmayı planlayan kadınlara, nöral tüp defektlerine karşı korumak için folik asitten zengin bir diyet tavsiye edilmektedir. Genel olarak yüksek balık tüketimi, düşük et ve kanatlı hayvan tüketimi, düşük glisemik indeksli karbonhidratların tüketilmesi oldukça önemlidir. Bunun yanında bireylerin sağlıklı kilolarına ulaştırılmaları, alkol, sigara ve stresten uzak durmaları oldukça önemlidir. Bu makalenin amacı, Bu makalenin amacı, bazı makro ve mikro besin öğelerinin infertilite üzerindeki etkisini değerlendirmektir.
Anahtar Kelimeler: İnfertilite, Beslenme, Kadın doğurganlığı
|