BİLDİRİLER

BİLDİRİ DETAY

Dilara ÜSTÜN, Sine YILMAZ
COVID-19 SERVİS VE YOĞUN BAKIMLARINDA ÇALIŞAN SAĞLIK PERSONELİNİN STRES VE ANKSİYETE DURUMLARININ YEME TUTUMUNA ETKİSİ
 
Giriş: Salgın hastalıkların bireysel ve toplumsal düzeyde etkileri vardır. Bu durum belirli bir sağlık kaygısı biçimi veya ciddi bir tıbbi duruma yakalanma konusunda endişe duyma olarak kavramsallaştırılabilir (1). Sağlık çalışanları salgınlarda enfekte kişilerle en yakın teması olanlar kişilerdir. Cinsiyet farklılıkları ve profesyonel rollerin pandemi döneminde farklı psikolojik tepkilere neden olabileceği ileri sürülmüştür. Duygusal yeme birtakım duygu durumlarına yanıt olarak ortaya çıkmaktadır. Özellikle doğal felaket sonrası fazla strese maruz kalma, yeme davranışını etkileyebilmektedir (2). Duygu durumu değişiminin, yeme tutumunu etkilediği çeşitli çalışmalarda gösterilmiştir (3, 4, 5). Hem stresi hem de kaygıyı kontrol eden iç içe geçmiş mekanizmalar, stres deneyimleri ve anksiyete arasında güçlü bir çift yönlü ilişki olduğunu göstermektedir (6). COVID-19 pandemisinde artan stres ve anksiyete düzeyleri ile yeme tutumunun nasıl etkilendiği bilinmemektedir. Bu doğrultuda, COVID-19 için bakım sunulan kliniklerde çalışan sağlık personellerinin yaşadıkları stres ve kaygı düzeyinin yeme tutumları üzerine etkisi değerlendirilmiştir. Yöntem: Bu çalışma Sinop Atatürk Devlet Hastanesi COVID-19 servis veya yoğun bakımlarında en az 3 ay görev yapmış ve araştırmaya katılmaya gönüllü olan 357 sağlık personeli ile yürütülmüş, araştırma verileri Ocak- Haziran 2021 tarihleri arasında yüz yüze görüşme tekniği ile toplanmıştır. Katılımcıların genel özellikleri, beslenme alışkanlıkları, antropometrik ölçümleri, stres (Maslach Tükenmişlik Ölçeği- MTÖ), anksiyete düzeyleri (Koronavirüs Anksiyete Ölçeği- KAÖ, Beck Anksiyete Ölçeği- BAÖ) ve yeme tutumları (Üç Faktörlü Yeme Ölçeği- TFEQ-18) ölçeklerle değerlendirilmiştir. Bulgular: TFEQ-18 alt boyutları ve toplam puanında obez bireylerin toplam puanı diğer gruplardan yüksek olup fark istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur (p<0.05). Yapılan lojistik regresyon analizine göre; TFEQ-18 toplam puanındaki 1 birimlik artışın stres düzeyini 1.09 kat azalttığı, BAÖ skorundaki 1 birimlik artışın, stres düzeyini 1.12 kat artırdığı saptanmıştır. TFEQ-18 toplam puanındaki 1 birimlik artışın anksiyete düzeyini 1.028 kat, MTÖ 1 birimlik artışın anksiyete düzeyini 1.021 kat artırdığı bulunmuştur. Buna göre MTÖ puanındaki değişimin %32.6’sının yaş, cinsiyet, BAÖ ve TFEQ-18 puanları ile, bireylerin BAÖ puanındaki değişimin %29.4’ünün yaş, cinsiyet, MTÖ ve TFEQ-18 puanları ile tanımlanabileceği saptanmıştır. Sonuç & Öneriler: Bu çalışma sonucunda duygusal yeme davranışının obez bireylerde, obez olmayan bireylere göre daha yüksek oranda olduğu tespit edilmiştir. Obezite küresel boyutta önemli bir halk sağlığı sorunudur. Obezite komorbiditeleri ve oluşturduğu hastalık yükünden kaçınmak için hastalık kronikleşmeden önlem alınması gerekmektedir. Bu yüzden koruyucu sağlık hizmetleri kapsamında sağlık otoriteleri toplumun her kesimine ulaşmalı, obezitenin önlenmesine yönelik faaliyetlerde bulunmalıdır. Çalışma sonucunda stres ve kaygı düzeylerinin de birbiriyle ilişkili olduğu saptanmıştır. Bu noktada mesleki tükenmişliğin azaltılabilmesi adına, sağlık çalışanlarının çalışma koşullarının iyileştirilmesi, ödül kaynaklarının arttırılması, sosyal etkinliklerin çoğaltılması ve düzenli ekip toplantılarının yapılması önemli rol oynayabilir. Ayrıca kaygı düzeyi ile duygusal yeme arasında ilişki olduğu saptanmıştır. Yapılan bu araştırmalardan elde edilen bulguların ilgili uzmanlardan oluşan ekiple multidisipliner yaklaşımla değerlendirilmesi, göz ardı edilen toplumsal psikoloji ve bireysel kaygıların önlenmesi umut edilmektedir.

Anahtar Kelimeler: Anksiyete, COVID-19, sağlık çalışanları, stres, yeme tutumu



 


Keywords: